BEYIN HASTALIKLARI:
Beyin hastaliklarinda genlerin rolünün kesin olarak bilinmedigini söyleyen Florance Nightingale Hastanesi doktorlarindan, beyin hastaliklari cerrahi Prof. Dr. Orhan Barlas, hastaligin türüne göre tedavi olanaklarinin çesitli oldugunu da açikliyor.
Beyin hastaliklari'nin çesitlerine gelince,
Kalitsal (gelisimsel)
Tümöral
Vasküler (damar)
Enfeksiyon
Travma
Dejeneratif
Metabolik
Psikiyatrik
olmak üzere 8 bölümde toplaniyor.
Türkiye'de en çok görüleni ise damar hastaliklari. Kalitsal hastaliklar içinde en sik rastlananlar arasinda kafadaki sekil bozukluklari var. Örnegin, çocugun kafasi enlemesine ya da boylamasina normal ölçülerden farklilik gösteriyor. Üstelik sekil olarak da bariz bir biçimde anormallik oluyor.
Tümöral hastaliklar ise, 100 bin kisiden 25'inde görülüyor. Tümörler ya beyin hücrelerinden (nöron) ya da beyin kilifindan çikiyor. Iyi huylu oldugu takdirde sorun yok. Ancak kötü huylu ise cerrahi müdahale gerekiyor. Peki tümör hangi belirtilerle ortaya çikiyor?
Özellikle sabahlari uyanildiginda siddetli basagrilari ve mide bulantisi ile kusma oluyor. Dolayisiyla bu tip durumlarda hemen bir doktora gitmek gerekiyor. Ayrica beyin tümörleri vücutta olusan diger tümörlere benzemiyor. Çünkü beyin içinde büyüyen tümör, kafa sert oldugu için içerde sikistirma yapiyor. Sikisan bölge ise yaramaz hale geliyor. Daha sonra da beyin içindeki bölgeler yavas yavas zedeleniyor ve hareket, konusma yetisi gibi fonksiyonlari etkileyen merkezler sakatlaniyor.
Bir süre sonra ise kisi elini, ayagini oynatamiyor, felç oluyor. Bu durumda yani beyin fitiklanmalarinda solunum merkezi sikisiyor ve hasta ölüyor. Kisacasi kötü huylu tümörler için cerrahi müdahale sart oluyor. Ama bu müdahaleden sonra da tümör tekrarlayabiliyor.
Damar hastaliklari, tikanma ve kanama seklinde meydana geliyor. Örnegin, birdenbire beyin damarlarinda tikanma olabiliyor. Ya boyunda sah damari ya da küçük damarlar tikaniyor ve kisi felç oluyor. Damar hastaliklari, daha çok ileri yastaki kisilerde görülüyor. Tabii kolesterol, sigara gibi faktörler de damar tikanikligina yol açiyor.
Beyin içi kanamaya gelince, bir nedeni yüksek tansiyon. Bir de anevrizma denilen rahatsizlik var. Damarlarin kenarinda küçük baloncuklarin olusmasiyla meydana geliyor. Anevrizma, dogumsal bir rahatsizlik yani çocugun dogumu esnasinda gelisen olaylardan kaynaklaniyor. Kisacasi anevrizma, damar yapisindaki bozukluktan kaynaklaniyor. Öldürücü olabiliyor.
Beyin apseleri, menenjit ve ensefalit ise enfeksiyon hastaliklari arasinda en sik görülenler. Menenjit, beyin kiliflarinin, ensefalit ise beyin dokusunun iltihaplanmasindan olusuyor.
Beyin travmalari, herhangi bir kazada beynin yaralanmasindan kaynaklaniyor. Beyin yaralaninca, kanama beynin çalismasini engelliyor. Hasta bitkisel hayata giriyor.
Tabii tüm bunlarin arasinda bir de Sara (Epilepsi) hastaligi var ki, bir grup beyin hücresinin kontrolsüz anormal desarjlari sonucunda ortaya çikiyor. Çocuklarda oldugunda, beyin hücrelerinin iyi çalismadigi anlasiliyor. Ilaç tedavisi yapiliyor. Genelde ya dogum sirasinda ya da dogum sonrasindaki durumlarda çocuk saraya yakalanabiliyor.
Sebebi bilinmeden, beyinde bir bölgenin çalismasinin durmasi ile birlikte dejeneratif hastaliklar meydana geliyor. Örnegin parkinson ya da alzheimer hastaligi ile karsilasiliyor. Metabolik hastaliklar ise kalitimsal ve çogunlukla da tedavisi mümkün olamiyor.
Yasamimizin bagli bulundugu organ beyin, bazi psikiyatrik hastaliklarin da nedeni olabiliyor. Sizofreni, nevroz depresyon ve lityum tuzunun eksikliginden kaynaklanan manik-depresif bunlardan birkaçi. Çoguna ilaç tedavisi veriliyor.
"DYSCALCULIA"
Bazi çocuklar, matematik ve aritmetik dersinde basarisiz oluyorlar ve bu çocuklarin çogu zaman zekalarindan süphe ediliyor. Ancak isin asli hiç de böyle degil. Yani metametik ve aritmetigi algilamama gibi bir sorundan kaynaklanan "Dyscalculia" denilen rahatsizlik tedavi edilebiliyor.
0-12 aylar arasinda bir bebegin büyüme ve gelismesi fetal (anne karnindaki) hayattaki gibi hizla devam ediyor. Bu dönemde merkezi sinir sisteminin ve beyin fonksiyonlarinin tam gelisememesinden dolayi da "Dyscalculia" meydana geliyor. Okul çocuklarinin yaklasik %6-10'unda görülüyor aritmetik bozuklugu.
Bununla birlikte çocukta algilama, dikkat ve hafiza fonksiyonlarinda bozukluklar, yetersizlikler ön planda. Bu sorunu tasiyan bir çocuk, sayilari ve sembolleri karistiriyor, sag-sol, yön ve mesafeyi sasiriyor, önce ve sonra gibi sirali islerde güçlük çekiyor. Problemleri okuma, anlama ve çözmede zorlaniyor. Islemleri soldan yapiyor, çarpim tablosunu ögrenemiyor, geometrik sekilleri isimlendiremiyor.
"Dyscalculia" konusunda bilgi veren Istanbul Tip Fakültesi'den Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dali Baskani Pedagog-Danisman Dr. Ümran Korkmazlar, bu sorunla ilgili çok çocuk hastasi oldugunu söyledi.
"Dyscalculia" nin risk faktörlerinin basinda ise genetik hastaliklar, yakin akraba evlilikleri, yetersiz çevre kosullari, 16 yasindan küçük, 35 yasindan büyük gebelik, hamilelikte geçirilen bazi hastaliklar, kanama, kan uyusmazligi, hamilelikte röntgene girmek, ilaç, sigara, alkol ve kahve kullanimi, anne-çocuk iliskisindeki yetersizlik gibi olumsuzluklar yer aliyor. Çocugun durumu eger okula baslamadan önce saptanirsa psiko-pedagojik yaklasimla tedavi edilebiliyor.
SON GELISMELER:
Beyin hastaliklari tedavisinde Dünya'da ve Türkiye'deki en son gelismeleri Amerikan Hastanesi ve Cerrahpasa Tip Fakültesi doktorlarindan Beyin Cerrahisi Uzmani Prof. Dr. Ali Çetin Sarioglu anlatti: "Beyin cerrahisi, Türkiye'de çok gelismis ve genç bir bölüm. Avrupa'nin da çok üstünde basarilar elde ediliyor ülkemizde. Dünya'da beyin cerrahisi ile ilgili olarak gelistirilen yeni bir yöntem yok. Ancak, tümörün cinsini belirleyen bir alet üzerinde çalismalar devam ediyor.
Su anda beyin hastaliklarinin teshisinde tomografi, MR (manyetik rezonans sistemi) ve anjiyografi uygulaniyor. Hastaligin çesidine göre bu yöntemlerden birisi seçiliyor. Örnegin tümörlerde MR, damar hastaliklarinda da anjiyografi kullaniliyor".
Peki tomografi olmadan önce ne yapiliyordu, yani teshis nasil koyuluyordu sorusunun yaniti ise: "Boyundan sah damarina bir igne sokularak tani koyulmasina çalisiliyordu. Ama tabii bu çok ilkel bir yöntemdi. Üstelik yanlis kararlar ve hatalar da çok fazla oluyordu. 1975 yilindan itibaren, tomografinin ülkemize gelmesiyle birlikte, beyin cerrahisi de gelismeye basladi.
|